Beğendim,Beğenmedim - 88. Akademi Ödülleri'ne Doğru

Oscar 2016,

Bu yıl 88.'si düzenlenecek olan Akademi Ödülleri'ne aday olan bazı filmleri size kısaca özetlemeye,tavsiyede bulunmaya çalışacağım bu yazıda. "Bazı filmler" diyorum çünkü -bence- aday olmalarına dahi anlam veremediğim filmlerle dolu bir aday listesi oluşturulmuş.
Neredeyse aday olan tüm filmlerin türü biyografik ve bilim-kurgu. "Planlı bir şey midir,değil midir?" bilmiyoruz ama biz seyirciye iyisiyle,kötüsüyle bol bol uyarlama yaşam öyküleri vadediyor sinema endüstrisi. 
O zaman başlayorum anlatmaya.:)

The Martian (Marslı) :
 Ridley Scott yönetmenliğinde,Andy Weir tarafından yazılan aynı adlı romandan uyarlanan filmde; Mars'a gönderilen bir grup astronot görevleri sırasında şiddetli bir fırtınaya yakalanır. Fırtına esnasında astronotlardan Mark Watney (Matt Damon) fırtına sırasında yaralanır, öldüğünü düşünen ekip arkadaşları onu bırakıp Dünya'ya dönerler. Mars'ta tek başına,sağ kalmayı başaran Mark, elindeki yiyecek ve malzemelerle hayatta kalma savaşı verirken,bu esnada da Dünya'ya yaşadığına dair haber göndermeye çalışır.
Bilim-Kurgu türündeki bu film akıcılığı ile göz dolduruyor. Her karesiyle dolu dolu 144 dakika geçiriyorsunuz.
Matt Damon "En iyi Erkek Oyuncu" dalında yarışıyor,oyunculuğuna da lafım yok ama tahminim kazanamayacağı yönünde. Çünkü bu kategoride daha güçlü filmlerle yarışan daha güçlü adaylar var. :) Bunun yanı sıra; "En İyi Ses Kurgusu", "En İyi Ses Miksajı", "En İyi Görsel Efekt", "En İyi Yapım Tasarım" ve "En İyi Uyarlama Senaryo" kategorilerinde de aday olan The Martian izlemesi keyif veren filmlerden biri.

Trumbo :
Jay Roach yönetmenliğindeki bu biyografik dram filminde; Senaryo yazarı Dalton Trumbo'nun (Bryan Cranston) hayat hikayesi ile beraber, Amerika'da 1940'lı yıllardaki Komünist avı ve Trumbo da dahil olmak üzere Hollywood'daki pek çok yıldız ismin bu sebeple başlarının belaya girmesi anlatılıyor. Karşıt görüşlülerin kara listesinde tepelerde yer alan Trumbo'nun Hollywood'da olanlara rağmen, sahte isimlerle senaryo yazmaya çalışmasını da gözler önüne seriyor. 
Mizah yönünden de oldukça kuvvetli olan film bu sene en beğendiğim biyografik çalışmalardan biri oldu.
(En güzel Audrey Hepburn filmlerinden olan "Roma Tatili" filminin senaryosu da Trumbo'ya ait.)
"Breaking Bad" dizisiyle hayranı olduğumuz B.Cranston "En İyi Erkek Oyuncu" kategorisinde aday. Bu filmde oyunculuğunu zirveye taşıyor ve kendine hayran bıraktırıyor. Eğer L. DiCaprio bu kategoride zafere ulaşmazsa Bryan Cranston ödülü alır fikrindeyim. Filmin başka dalda adaylıkları da yok malesef. (Helen Mirren ise Trumbo'ya karşıt görüşlü olan eleştirmen Hedda Hopper rolüyle yine efsane,hep efsane.:) )

The Danish Girl (Danimarkalı Kız) :
Oscar ödüllü yönetmen Tom Hooper'ın yönettiği,David Ebershoff'un iki ressam  Einar Wegener - Lili Elbe ve Gerda Wegener'ın hayatından esinlenerek yazdığı aynı adlı kitabından uyarlanan biyografik filmde; 1920'li yıllarda Danimarka'da ünlü bir ressam olan Einar Wegener (Eddie Redmayne) erkek olarak dünyaya gelip Gerda Wegener (Alicia Vikander) ile bir erkek olarak evlense de kendisini kadın gibi hissetmektedir. Kendisi gibi ressam olan eşi Gerda'ya kadın model olarak poz verdikten sonra hayatı değişir. Kadın yanı ile ikinci bir kişiliğe yani Lili Elbe'e dönüşür. Bütün bu süreç, Wegener'in tarihte bilinen ilk cinsiyet değiştirme ameliyatlarından birinin objesi olmasına dek sürer, ikilinin hem özel, hem de profesyonel hayatlarını geri dönülmez bir şekilde değiştirir.
Hikayesi ile etkileyici,çarpıcı bir film olan The Danish Girl izlemeye değer filmlerden.
Geçtiğimiz yıl "The Theory of Everything" (Önceki yazımda bahsetmiştim,bağlantıya tıklayarak okuyabilirsiniz.) filminde oynadığı Stephen Hawking rolüyle "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünün sahibi olan Eddie Redmayne bu sene de aynı kategoride yarışıyor. Oyunculuğu harika olmasına rağmen bu kategoride şansının olmadığını düşündüğüm isimlerden Redmayne. Filmin diğer adaylıkları ise, Alicia Vikander'in "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu"  adaylığı -ki bence bu filmde göze çarpan oyunculuğu sergileyen tek kişi- , bu nedenle Alicia'nın Oscar'ı alacağını tahmin ediyorum.:) "En İyi Kostüm" ve "En İyi Yapım Tasarım" ise filmin olduğu diğer dallar.

The Revenant (Diriliş) :
En sevdiğim filmlerden biri olan,geçtiğimiz yıl çok ses getiren ve en iyi ödülleri toplayan "Birdman(Önceki yazımda bahsetmiştim,bağlantıya tıklayarak okuyabilirsiniz.) filminin dahiyane ismi Alejandro G. Inarritu'nun yönetmenliğinde yine olay bir film var karışımızda. Senaryosu Michael Punke'nin 2002'de yayınlanan aynı adlı romanından uyarlama olan filmde,sınır sakini Hugh Glass'ın hayatından esinlenilmiş. Biyografik-western gerilim türündeki filmde; 19. yüzyıl Amerika'sında kürk avcısı olan Hugh Glass (Leonardo DiCaprio) arama sırasındayken
ayılar tarafından vahşice saldırıya uğrar ve yaralanır. Yoldaşlarından John Fitzgerald (Tom Hardy), Glass'ın genç ve yarı Kızılderili oğlunu öldürür. Glass'i de gasp edip, orada ölüme terk eder. Fakat Glass hayatta kalmayı başarır ve kağnı ile kendisine ihanet edeni bulmak, oğlunun intikamını almak için sürdürdüğü arayış anlatılıyor.
Film,anlatım tarzından, sinematografik görüntülerinden,oyuncularının yeteneklerini döktürmesinden dolayı izlemesi çokça keyif veren bir yapım. Her şeyiyle muazzam bir iş çıkarmış Inarritu. 
Adaylıklarına gelirsek say say bitiremeyeceğiz yine (12 Dalda Oscar Adayı bir film). Oscar Ödülleri'nin de habercisi sayılan, 73. Altın Küre Ödülleri'nde önemli kategorilerde Altın Küre sahibi bir film.
Alejandro G. Inarritu'nun geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu sene de "En İyi Yönetmen" dalında adaylığı mevcut ve yine kazanacağı kanaatindeyim (Kaldı ki zaten Altın Küre'de aynı dalda ödül kazandı bu sene). :)
Veeee... Hepimizin merakla ve sabırla beklediği konu ise Leo sonunda Akademi'nin bacağını kırıp Oscar'ı alabilecek mi? :) DiCaprio'nun bu filmden öncede iyi iş çıkardığı,oyunculuğunun doruklarında olduğu filmleri vardı. Ne yazık ki çoğunda da sadece Oscar'a aday olmakla yetinmişti. "En İyi Erkek Oyuncu" dalında adaylığı ile bu sefer alabileceğini düşünüyorum. Çünkü bu sefer ki rolünde dev bir oyunculuk performansı sergiliyor. Ne diyelim,iyi olan kazansın.
"En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" dalında ise yükselen ve durdurulamayan yıldızımız Tom Hardy aday. Bu filmde onun da oyunculuğu üst seviyelerde.
Bunların yanı sıra,"En İyi Sinematografi", "En İyi Kostüm", "En İyi Ses Kurgusu", "En İyi Ses Miksajı", "En İyi Saç Tasarım ve Makyaj", "En İyi Görsel Efekt", "En İyi Film Kurgusu" ve "En İyi Yapım Tasarım" dallarında da ödüle aday bir film.

Joy :
 Son dönemde ödül yarışında öne çıkan işlere sahip David O. Russell'ın yazıp yönettiği biyografik komedi-drama filmde; Film ''Miracle Mop''un mucidi Joy Mangano (Jennifer Lawrence) küçüklüğünden itibaren hayal gücü çok gelişmiş, yeni bir şeyler üretme peşinde bir kızdır. Hayatında, ailesinde yaşadığı zorluklara rağmen üretkenliğini hiç yitirmez. Bunlarla birlikte boşandığı eşi, sorunlu annesi, iki çocuğu ve babasıyla (Robert De Niro) baş etmeye çalışır. Fakat bir gün, Joy yarım bıraktığı hayallerinin peşine düşmek üzere yeniden kolları sıvar. Filmde tüm uğraşlarının sonucunda hayallerine ulaşmış azimli bir ev kadının başarı öyküsünü anlatıyor.
Güzel bir film olmasına rağmen, klişe bir film olmaktan ileriye gidemiyor bence film.
Tek kategoride, "En İyi Kadın Oyuncu" dalında Jennifer Lawrence filmde gösterişli bir oyunculuk sergiliyor. Lawrence'a iyi bir ikili olduğu Bradley Cooper da eşlik ediyor.


Steve Jobs :
Oscar’lı yönetmen Danny Boyle'ın yönetmenliğinde, senaristliğini Aaron Sorkin'in yaptığı, Walter Isaacson’un aynı adlı biyografik kitabından uyarlanan filmde; Apple şirketinin kurucusu Steve Jobs'ın (Michael Fassbender) kariyerini, özel hayatını, insan ilişkilerini ve iç dünyasını anlatıyor.
Bir önceki uyarlama olan "Jobs" filminden daha derinlikli ve daha profesyonel olan bu film titizlikle hazırlanılmış kareler içeriyor. Bu nedenle de  etkileyici,güzel,beğeneceğiniz biyografik yapımlardan biri.
Steve Jobs rolüyle "En İyi Erkek Oyuncu" dalında aday olan Michael Fassbender,bu rol için biçilmiş kaftan gibi. 
Şirketin pazarlama müdürü Joanna Hoffman rolünde izlediğimiz Kate Winslet ise "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu" kategorisinde aday.

Carol :
Todd Haynes'in yönetmenliğinde, senaryosu Patricia Highsmith'in The Price of Salt kitabından Phyllis Nagy tarafından uyarlanan romantik-dram filminde; Orta yaşlı Carol (Cate Blanchett), 50’lilerin New York’unda lüks,sosyetik ve zengin bir hayat sürmektedir. Evli olmasına rağmen kocasından boşanmak ister ve bunu için büyük bir çaba gösterir. Therese (Rooney Mara) ise mağaza görevlisi olarak çalışan genç bir kadındır. Birbirinden tamamen zıt dünyalarda yaşayan, Carol ve Therese'nin yolları kesişir. Carol, Therese’yi görür görmez,genç kadının güzelliğinden etkilenir.
Şükran Günü’nü yalnız başına geçirmek zorunda kalan Carol, Therese’yi bir araba yolculuğuna davet eder. İki kadın yolculuk sırasında beklenmedik bir çekimle birbirlerine aşık olacaklardır. Fakat 50'lerin muhafazakar Amerika'sı bu lezbiyen ilişkiye hazır değildir.
İyi yönetilmiş,iyi kurgulanmış ve yine mükemmel oyunculuklara sahip bir film. Özellikle "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu" dalında aday olan Rooney Mara'nın performansı izlemeye değer.
"En İyi Kadın Oyuncu" dalında aday olan Cate Blanchett ise anlam veremediğim şekilde sıradan bir performans gibi geldi.
Film ayrıca,"En İyi Sinematografi", "En İyi Kostüm", "En İyi Uyarlama Senaryo", "En İyi Film Müziği" kategorilerinde de aday.

Yorumlar

Popüler Yayınlar